🥅 Baba Oğul Arasını Düzeltmek Için Dua

EllerindeTürk bayrakları ile şehidin baba ocağı önünde toplanan kalabalık, daha sonra "Şehitler ölmez, vatan bölünmez" sloganları eşliğinde Hamidiye Mahallesi'ndeki Garnizon Şehitliği'ne yürüdü. sela ve Kur'an-ı Kerim okunarak bütün şehitler için dua edildi, ilahiler okundu. Hakkari'den Karaman'a Acı Haber [Arşiv Peygamberimiz(sav) Allah için sevmek ve Allah için buğzetmek imanın gereğidir ve alametlerindendir (Buhari, İman, 1; Ebu Davud, Sünnet, 2) buyururken Allah için Menşeiüçüncü veya dördüncü asra kadar çıkmakta ve Roma Katolik Kilisesi İlmihalinin esasını teşkil etmektedir. İznik-İstanbul İman Esasları diye adlandırılan amentü ise İznik (325) ve İstanbul (381) konsillerinde belirlen-diği için önemlidir ve doğu ve batıdaki büyük Hıristiyan mezheplerince kabul edilmektedir. Sual İlmihalde “Vâiz ve imam, cemaate öğretmek için mesnûn olan duaları sesle okur. Cemaat de sessiz tekrar eder. Cemaat öğrenince imam da sessiz okumalıdır. Sesle okuması bid’at olur. Ramazanda ve başka zamanlarda cemaat ile hatim duası yapmak mekruhtur. Fakat böyle yapanları men’ etmemelidir” diyor. EşlerinArasını Düzeltmek İçin Hangi Dualar Okunmalıdır? Eşlerin Arasını Düzeltmek İçin Dua Olarak Bakara Suresi’nin son ayetleri olan “Amenerrasülü” tavsiye edilir. Eşlerin Arasını Düzeltmek İçin Dua Arapça : Amener resûlü bimâ ünzile ileyhi min rabbihî vel mü’minûn. Küllün âmene billâhi ve melâiketihi ve kütübihi ve rusulih; lâ nuferriku beyne Evvelasındaen önemlisi temiz elbiseler giyilip abdest alınır.Ve kıbleye karşı dönük olarak baglaç kurulur.Avucunun içine beyaz temiz bir kağıt al ve avuc için büyüklüğünde olsun duayı bu kağıda okuyacaksın. burada örnek olarak: erkeğin adı: fatma oğlu ömer dir. kız ise ayşe kızı zehra dır. bismillahirrahmanirrahıym Allahümmec’al li min emri haza ferecen ve İbrahim(a.s) bunların bu batıl inançlarını düzeltmek için gönderilmişti ki, bunlar başlıca üç tabakaydılar. Bir kısmı kainatın ve yıldızların kadim ( öncesiz) olduğuna ve kendiliğinden varolmuş bulunduğuna kani idiler ki, bunlar bilhassa "sabie" adıyla tanınmış idiler. Sevgiliİçin Muhabbet Büyüsü 69 Onlar, “Bizim için Rabbine dua et de, rengi neymiş? açıklasın” dediler. Mûsâ şöyle dedi: “Rabbim diyor ki, o, sapsarı; rengi, bakanların içini açan bir sığırdır” dedi. 70. “Bizim için Rabbine dua et de onun nasıl bir sığır olduğunu bize Ölçüsüzher şey zararlıdır. Güzellik ölçüdedir. “Allah için sevmek ve Allah için buğz etmek” de ölçülü ve hak edene olunca güzeldir. Her şey Allah’ın san’atı ve eseri olduğundan Allah için sevilmelidir. Allah için buğz ise Allah’ın âyet-i kübrası ve en mükemmel san’atı olduğu için insana yönelik olmaz. ifPX. İftida ile boşanmada hakemlerin kan bağı bulunan akrabalar mı olması gerekir yoksa bir dost vs olabilir mi? Cinsiyeti önemli mi, hakemler erkek mi olmalı? İftida ile boşanma nasıl olur? Değerli kardeşimiz, İlgili ayetin meali şöyledir “Eğer karı kocanın birbirinden ayrılacaklarından endişe ederseniz, o vakit, kendilerine erkeğin ailesinden bir hakem, kadının ailesinden bir hakem gönderin. İki taraf işi düzeltmek isterlerse, Allah onları uyuşmaya muvaffak buyurur. Şüphesiz Allah alîm ve habîrdir her şeyi bilir, bütün maksatlardan haberdardır.” Nisa, 4/35 Ailede huzur ve düzeni bozan, taraflardan birisi olduğunda “nüşûz”dan söz edilir. Aile düzeni, iki tarafın karşılıklı anlaşmazlıklarından, hukuk ihlâlinden ve geçimsizlik çıkarmalarından ileri geliyorsa ve bu durum uzayıp gittiği için ayrılmalar, ailenin dağılması ihtimali ortaya çıkarsa “şikâk-geçimsizlik” hâli gerçekleşmiş olur. Bu durumda Kuran-ı Kerim’in gösterdiği yol, teklif ettiği çözüm usulü “anlaşmazlığın hakemlere götürülmesidir.” Ayetin açık ifadesine göre hakem tayin edecek olan merci, karı ve koca veya bunların aileleri değil, devletin ilgili kurumudur ülü’l-emr. Kurum, şikak durumunda hakem tayin etmekle yükümlüdür, ancak bu yükümlülük karı kocanın da hakem tayinine engel teşkil etmez. Hakemin; – akil ve baliğ olması, yani tam eda ehliyetinin bulunması şartında – ve hakeme başvuran tarafların Müslüman olması halinde hakemin de Müslüman olmasının gerektiğinde görüş birliği vardır. Hakemin; – hür olması Zeydîler ve Zâhirîler’e göre; – erkek olması Hanefî ve Zâhirîler’e göre, – dindarlığı da adalet Hanefîler’in çoğunluğuna göre şart değildir. Hakem tayininde hakemin kişiliği önem taşıdığından ve tarafların hakem kararına rızaları biraz da buna bağlı olduğundan fakihler hakemin taraflarca önceden bilinmesini ve belirlenmesini gerekli görürler. Hakemin içtihat edebilecek yetişkinlikte olması, fıkıh bilgisi, organlarının tamlığı, kafir, fasık, mürted, kadın ve cahilin hakemliği, hakemin ehliyetinin tayin zamanında mı hüküm zamanında mı gerekeceği gibi konularda literatürde yer alan doktriner tartışmaların çoğu, kadıda aranan şartlarla ilgili olarak fakihlerin literatürde yer alan görüşlerinin bu konuya taşırılmasının sonucudur. Öte yandan söz konusu edilen bu hususların ehliyet şartı mı evleviyet şartı mı olduğu da fakihler arasında tartışmalıdır. Hakemlerin akraba dışından olması caiz mi? Ayetin zahirinden anlaşılan, hakemlerin akrabalardan olmasının şart olduğudur. Zira Allah, bu hükmü, “…erkeğin ailesinden bir hakem, kadının ailesinden bir hakem gönderin.” emri ile beyan etmiştir. Ayet­teki bu beyan tarzı hakemlerin kadın ve erkeğin ailelerinden olması lazım geldiğine delalet eder. Şu kadarı var ki, ehli sünnet alimleri ayeti, “hakem­lerin karı-kocanın ailelerinden olması farz değil müstehaptır.” şeklinde tef­sir etmişlerdir. Zira onlara göre yabancılardan iki hakem gönderilmesi de caizdir. Hakemleri göndermekten maksat, karı-koca arasındaki durumu bilmek, hangisinin kabahatli olduğunu görmek ve aralarında barışı tesis etmektir. Bu görevi akrabalar kadar yabancılar da yapabilir. Yalnız karı-koca arasındaki halleri akrabalar daha iyi bilebilir, anlaşmalarını yaban­cılardan daha çok arzu eder ve taraflardan birini korumaları da düşünülemez. Bundan dolayı hakemin akrabalardan olması daha uygun olur. Yal­nız bu sayılanlar hakemin akrabalardan olmasının farz değil müstehab olduğuna delalet eder. Bu konuda Alusî şöyle der “Hakemlerin karı-kocanın akrabalarından olması, akrabaların dışarıya açıklanamayacak sebepleri daha iyi bilmeleri ve bu sebeplerin kaldırılarak sıcak bir yuvanın tesis edilmesini daha çok istemeleri bakımından daha iyidir. Yalnız bu, hakemlerin karı-kocanın ailelerinden olmasının farz olduğuna değil, müstehab olduğuna delalet eder.” “Şayet kadı, hakemleri karı-kocanın ailelerinden değil yabancılardan tayin ederse bu da caizdir.” Alûsi, Ruhu’l-meani; Muhammed Ali Sabuni, Ahkâm Tefsiri, ilgili ayet Gelin-kayınvalide geçimsizliği ve çözüm önerileri nelerdir? Bir gelin kayınvalidesi ile nasıl geçinmelidir? Kayınvalide gelini ile nasıl bir ilişki sürdürmelidir? Gelin-kayınvalide ilişkileriyle ilgili yaşanan örnek olaylardan hareketle çözüm önerileri...Kayseri Kültepe’de yapılan kazılarda, yıl öncesine âit Asurlu bir tüccara, eşinin gönderdiği çivi yazısı bir tablet mektupta şunlar okunmuş “Annenden çok çekiyorum. Bana büyük kötülük yapıyor. Artık bunu taşıyacak hâlim kalmadı. Bir an önce bu kadından beni kurtar!” GELİN-KAYINVALİDE ÇATIŞMASI İKTİDAR VE GÜÇ SAVAŞI “Anadolu’da Hitit Sosyal Yaşamında Kadının Yeri ve Önemi” konulu araştırmaya göre, gelin-kayınvâlide çekişmesi, Hititler’de ülke meselesi olacak kadar önemli bir problem hâline gelmiş. Gelin-kayınvalide çatışması varsa bir yerde, iktidar ve güç savaşlarının olduğu anlaşılıyor. Bu savaş, oğul ve eş üzerinden yürütülüyor ve her ikisi de eş ya da oğlunun üzerinde iktidarını kurup, karşı tarafı tesirsiz hâle getirmeyi hedefliyor. Cedel, cehâletle olur. Kavga iki taraflı çıkar. Bir kişi kavgaya karışmıyorsa, diğeri kendi kendine kavga edemez. Her iki taraf da karşı tarafın haddini bildirme derdinden susmayınca, bütün âile fertlerine tesir eden travmalar oluşur. Birbirlerini anlayamayan insanlar, birbirlerini sevemezler. Sevgi, anlamaktır. İlişkilerde birbirlerini anlamayan taraflar, daima dert çıkarır, her şeyi büyütürler. Birbirlerini niye anlayamazlar, neden düşman zannederler? Birbirlerine dair ön yargıları, en büyük âmildir sebeptir. İnsanların birbirlerine söyleyemeyeceği ağır sözler, gelin-kaynana manilerinde mevcut “Kazanda kaynatılan, kapı önüne konulan, dilini akrep sokturulan” kaynanalar, gelinlerden öçlerini “leylek bacaklıktan tutun maymuna benzetmeye kadar” giden sözlerle alıyorlar. İçi hakaret, nispet dolu sözler... Komiklik olsun diye söylense de şuur altına, ön yargılar dolduruluyor. KAYINVALİDE İÇİN ÇİZİLEN PROFİL “Kıskanç, oğlunu paylaşmak istemeyen, gelininin acı çekmesinden zevk alan, oğlunun evini yönetmek isteyen, gelinini beğenmeyen, hizmetçi gibi kullanan, sevgi ve hoşgörüden mahrum, zâlim bir kadın” tipi… GELİN İÇİN ÇİZİLEN PROFİL Gelin için çizilen ise; “oğlu ile evlendikten sonra kayınvâlidesini istemeyen, kapı önüne koymak isteyen, eşi ile kayınvâlidesini birbirinden ayırmak isteyen, eşi ile yaşadığı güzelliklerle kayınvâlidesine nispet yapan merhametsiz, hilkat garibesi…” Her ikisinin ortak marifeti gıybet, dedikodu, birbirini itibarsızlaştırma… Evlere şenlik tespitlerimiz var, bir de “Gelin ve kayınvâlidenin duâsı baştan yapılmamış”, “Kaynana pamuk ipliği olup raftan düşse, gelinin başını yarar.” gibi… Yazıktır; baştan önyargılı, peşin fikirli başlanan ilişkilere… İnsanların birbirini tanımalarına ve anlamalarına fırsat verilmeden, bir diğerine karşı, baştan peşin hükümlerle bir yuvanın kurulması; “Zaten ne bekliyordum ki, kaynana işte!” ya da “Gelin işte!” gibi klişe tespitlerin yapılması, düşünen, değişen insanoğlu için bu konuda hiçbir düşünce ve olumlu yönde değişimin yaşanmadığını gösteriyor. Neden kayınvâlide ve gelin, bir erkeği paylaşamazlar? Hem bu savaş, kime rağmen kazanılır. İster gelin kazansın, ister kayınvâlide; her ikisinde de kaybeden, “eş” yani “oğul” ise; yere batsın bu zafer!.. Zira kişi, sevdiğinin kaybettiği bir savaşın, kazananı olsa ne, olmasa ne? Kayınvâlidesinden çok çektiğini söyleyen bir hanım “-Benim âilem gurbette, eşiminki burada… Onlara her gittiğinde dertleşir, rahatlar, gelir. Kayınvâlidem her fırsatta beni yarıştırır, o da inanır. Ben o kadının gerçek yüzünü anlatsam da dinlemez.” diye derdini anlattı. Bu hanımın, eşinin ailesine gidip dertlerini anlatarak rahatladığını söylemesi ne acı!. Hiçbir erkek, eşi hakkında kötü konuşulmasından hoşlanmaz, annesinin hakkında kötü konuşulmasından da hoşlanmaz. Bu adam, iki kadın arasında kalıp ikisini de idare edemeyen, “kavvâm” olamayan, kendisinin üzerinde kadınların iktidar kurmasına mani olamayan, zavallı bir adam… BİR YERDE ÖNYARGI VARSA ZAN DA VARDIR Bir yerde ön yargı varsa, zan da vardır. Niyet okumak da… Tabiî alınganlık da… Kim bilir, kendi annesi neler söylüyordur gelin hanıma; ona gücenmez; kayınvâlidesi söylediğinde gözünden yaş tükenmez. Kız kardeşi “-Senin elin çok yavaş, bir işi on saatte bitiriyorsun.” dese kırılmaz; kayınvâlidesi dese, kanlı bıçaklı küser. Kayınvâlide, kendi kızına kaç kere “-Kızım, bir çay demle.” der, kızı duymaz; gelin azıcık geç duysa işkillenir, gönül koyar, “Beni umursamıyor!” diye oğluna şikâyet eder. Biri kızı, biri gelini; biri ablası, biri kayınvâlidesi… Alınganlık sebebi, birlerinin kötü niyetli olduğunu zannetmeleridir. Erkek çocuk ile annesi arsında güçlü bir bağ vardır. Annenin oğlu üzerinde iyileştirici tesiri vardır. Gönülden evlâdına duâ eder. Bu kadar çok sevdiği oğlunun karısının sözü ile kendisini incitmesini de kaldıramaz. Bu durumdan Cenâb-ı Hak da râzı değildir ki, hadîslerde rivâyet edildiği üzere, böylesi erkek evlat ölürken kelime-i şehadet getiremez. Eşinin böyle bir âkıbete düçâr olmasını, gerçekten seven hiçbir kadın istemez. Çünkü kendinin ikrâmına en çok layık olan kişinin eşi olduğunu, eşinin de en çok ikramına lâyık olanın hem de üç kez kayınvâlidesi olduğunu bilir. Aralarında annelik makamı ile eşlik makamının birbirinden çok farklı olduğunu bilince daha hassas olur. Kendisinin bu makamını bilerek, gelinine ve oğluna zulmeden kayınvâlide, iyi bilmelidir ki, kimsenin kötülüğü yanına kâr kalmaz, hesabı zor verir. GELİNEN DURUM NE KADAR ACI! Bir kayınvâlide aramıştı “-Oğlum, hiç gönlümü incitmedi. Komşumun kızını aldık, sessiz de bir kızcağızdı. Durumumuz iyi olmadığı için birlikte oturmak zorundaydık. Oğlum, her gün benden uzaklaşıyordu. Buna bir mânâ veremedim. Torunum dünyaya geldikten sonra gelinimle birlikte büyük bir kavga çıkardılar, ertesi günü ev tutup ayrıldılar. Giderken bana oğlum “-Ne yanıma gel, ne de beni bekle!. Ölene kadar seni görmek istemiyorum.” dedi. Başı ağrıyormuş, neden ilaç vermemişim; yemek pişirmesini bekliyormuşum, yaptığını beğenmiyormuşum, bunu bakışlarımdan belli ediyormuşum. Onun âilesinin bize gelmesini istemiyormuşum. Giderken oğluma bedduâ ettim “-Ettiğini bul oğlum, yüzün gülmesin!.” “-Bedduâ etmesen daha iyi olur.” desek de vazgeçmiyordu. Şu gelinen durum, ne kadar acı!.. EŞİ İLE ANNESİ ARASINDAKİ KRİZİ İYİ YÖNETEMEYEN ERKEK Bir diğer kayınvâlide “-Gelin aldık, kocası yokken odasından çıkmaz. Kocası gelince gül gül açılır, odasından çıkar bizimle konuşur. Bunu oğluma sordum “-Bunun derdi ne, neden böyle yapıyor?” Oğlum “-Yabancı eve geldi, alışması kolay değil, anlayışlı ol anne!” dedi. “-Daha dün bir, bugün iki… Bakıyorum da arkana alıyorsun el kızını!” deyince kızıp “-Ne yaparsanız yapın, başınızın çaresine bakın!” dedi. İki hikâyede de eşi ile annesi arasındaki krizi iyi yönetemeyen erkek evlat söz konusu... Birisi hemen kızıp çabuk pes ediyor, diğeri, taraf tutup ince dengeyi bozuyor. SEN ANNEMİ MEMNUN EDEMİYORSUN Bir diğer gelin “-Evlendim, ilk günden mutfağı bana bıraktı, usullerini bilmediğim içinde yaptığım yemekleri hiç beğenmedi, yardım da etmedi. Her gün saat ona kadar evin bütün işleri bitecek, giyinip gezmeye gidilecek. Ya da bize misafir gelecek. Ben hep hizmet edeceğim. Diğer eltilerimi hep övdü, onların yemekleri benimkinden hep güzeldi, onlar çok hanımefendi idi, ben beceriksiz, iş bilmezdim. Oğluna beni şikâyet etmiyordu, lâkin çok beklentisi vardı. Ben şikâyet ettim eşime, o da -Bunları ananın evinde öğrenip gelecektin, sen anamı memnun edemiyorsun, beni nasıl memnun edeceksin.» deyiverdi. O gün evli, ama yapayalnız olduğumu anladım.” GELİN VE KAYINVALİDENİN BİRBİRLERİNE DÜŞMANLIĞI İki kadın birbiri ile anlaşamayınca, hemen ortak paydaları olan eş/oğula dertlerini anlatırlar. Kavvâm olarak Cenâb-ı Hak tarafından seçilen erkeğin, kendisine verilen bu sorumluluğu iki tarafı da dengede tutarak, adâletle yürütmesi gerekirken, birinden taraf olunca gelin ve kayınvâlidenin birbirlerine düşmanlığı daha çok artar. “-Eşlerine/oğullarına duyurmadan, aralarında meselelerini çözseler olmaz mı?! dersek… Çok iyi olur, lâkin câhil, egosu güçlü, benim dediğim olacak diyen kadınlar, bu işi çözemezler. Her ikisinin de zaafları vardır ve böyle zaafları olanları da şeytan çok güzel yönetir. EŞİNİN HER İSTEDİĞİNİ SORGULAMADAN YAPAN ERKEK Bir âile reisi aramıştı “-Eşimi çok sevdim. Dört yıl gezdik. Dört yıldır bu benim kahrımı çekiyorsa evlenince de çeker.» dedim ve evlendik. Evlenirken, annem ne istediyse tersini istedi, ben de annemi karşıma alıp -O kullanacak, sana ne, karışma!.» dedim. Annem salon düğünü olmasın dedi; oldu. Eşim ne derse kabul ettim. Hafta sonu kahvaltılarını âilecek yapmayı severiz, eşim -Bir pazarımız var, seninle baş başa kalamıyoruz.» dedi, gitmedim. -Şu arkadaşlarla ailecek oturalım.» dedi, Tamam.» dedim. Sinema…» dedi, Tamam.» dedim. Dışarda yemek.» dedi, Tamam.» dedim. Her gün evin mâlûmâtını annesine verir, o gün konuşamadılarsa, gecenin yarısı birbirlerini arar, saatlerce konuşurlar. Annemle gezmeye gitmeyip habire annesi ile gezmeye gitmeye başlayınca, kızmaya başladım. Beni dinlemedi, zoruma gitti. Ama varsın yuvamız mutlu olsun diye sesimi çıkarmadım. -O zaman sen de annenle telefonla görüşmeyeceksin!.» dedim, çok büyük kavga çıktı, sinir krizi geçirdi, bütün apartmana rezil olduk. -Sakin ol, sus, ne biliyorsan onu yap!.” dedim. Baktım ben hiç mesabesindeyim, işler, içinden çıkılmaz hâl aldı. Sözümü dinlemediği için dövmeye başladım, evden çıkmasını yasakladım. Gerçekten ilaç içip intihara kalkıştı. Şu an çok çaresizim, bunu nasıl adam edeceğim. Daha nasıl kocalık yapacağım.” Hiç kocalık yapmamış ki; durmuş, daha nasıl kocalık yapacağım, diyor. Baştan her istediğini sorgulamadan yaparak, kendi annesini dahî kırarak eşini her konuda söz sahibi yapmış, iş işten geçtikten sonra kocalık yapamadığı için, yani konuşarak sözünü geçiremediği için dövmeye başlamış. ERKEĞİN ZAAFLARININ OLMASI ÇOK AĞIR BEDELLER ÖDETİYOR Bir diğer âile reisi “-Ben babasız büyüdüm. Evlendikten sonra eşim -Annen, çok genç dul kalmış, senden çok beklentileri çok… Bu durum, bizim yuvamıza zarar verir, dikkatli olmanı istiyorum.» dedi. Her ziyaretimiz kavga ile bitti. Tâyin istedim, çıkınca da rahatladım. Annem vefat etmeden yakınlarımıza “-Oğluma haber vermeyin, huzuru bozulmasın.” demiş. Ben defnedildikten bir gün sonra vefatını öğrendim. O gün içim yandı, hâlâ o yangın sönmez. Eşime hiçbir şey söylemedim. Çünkü onun her dediğini yapan bendim. Fakat ben, benim sevgimi suistimal ettiği için annemin kabri başında duâ ettim. “-Rabbim o kadına çocuk vermemi nasip etme.” Allah evlat vermedi. Sevineyim mi, üzüleyim mi bilemedim.” Erkeğin zaaflarının olması, çok daha ağır bedeller ödetiyor. GELİN-KAYNANA İLİŞKİSİNDE İLETİŞİM DİLİ Artık gençler, hayatı iki kişilik planlıyorlar. Evliliğin ilk yıllarının, eşlerin birbirini tanıma süreci olduğunu, bu süreçte kayınvâlide ile birlikte yaşamanın birçok güçlükler doğurduğunu söylüyorlar. “-Özelimiz olmuyor, mahrem alanımız daralıyor. Evliliğin en güzel yıllarını eşimizle doya doya yaşayamıyoruz.” diyorlar. Bu kadar hassas düşüncelerle kurulan evliliklerin ilk yıllarında ayrılıkla neticelenmesi, işin farklı bir boyutunun daha olduğunu gösteriyor bize… Esas istenilenin, hürriyet, kimseye hesap vermemek, istek ve arzular doğrultusunda yaşamak olduğunu anlıyoruz. Delikanlı kendisini hesaba çeken annesi ve babası olmadığı için rahatlıkla eve geç geliyor, yüksek sesle, ağır hakaret dolu kavgalar ediliyor. Gelin hanım özgür ya; alışverişler, arkadaş gezmeleri… Baktı sıkılıyor, annesini arıyor “-Benim canım çok sıkılıyor, bugün size takılayım, ne yapıyorsunuz?” diyor, annesi de yeni evli kızını yanında gezdiriyor. “-Kayınvalidem bize karışmasın, eşim âilesine gitmeye zorlamasın!” diyen kızlarımız, evinin her ânını annelerine haber verip, anneleri ile birlikte akraba oturmalarına devam ediyorlar. Yani “yeni bir yuva kurdum, kendimce bir düzen oturtayım!” denilmiyor. Bir tarafın tesiri tamamen ortadan kaldırılarak, diğer tarafla kurulan düzene aynen devam ediliyor. Evlilik, bir nevî kızlar için âilelerinin baskısından kurtulup, eşinin ailesine karşı sorumluluklardan uzak durarak flört edercesine eşi ile çiçek-böcek yaşamak zannediliyor. Eşinin üzerinde anne tesirini fark eden eş, karısını sıkıştırmaya başlıyor. Gelin hanımlar, kayınvalidelerinin akıl vermesini istemiyor, ama daha dün evlenmiş, evlilikte hiçbir tecrübesi olmayan kız arkadaşının verdiği akıllara harfiyen uyuyor. “-Konuşma eşinle, birlikteliği reddet, çıksın salonda yatsın.” vb. komutları uygulayarak, eşini dize getirmeye çalışıyor. Sırf arkadaşlarının şuursuz nasihatlerini uyguladığı için, evliliği bitme noktasına gelen kaç genç hanım bilirim. Arkadaşlarının onları, “Sakın alıştırma!” komutları ile kayınvâlidesine soğuk davranıp, bencilce evinde oturup yardıma gitmeyen, bu süreçte rehavetten namazlarını aksatanlar da bilirim. Niyet kötü olunca, kulluğa da tesir ediyor. KAYINVALİDELERİN EN BÜYÜK DERDİ Kayınvâlidelerin en büyük derdi, oğullarının yorulmaması, o nasıl ihtimam ile bakmışsa oğluna, gelinin de öyle bakması… Gelinin oğluna iş yaptırmaması, üzmemesi, dırdır yapmaması… Kendisine sık sık oturmaya gelinmesi, mümkünse birlikte gezmelere gitmek... Bayram gezmelerini birlikte yapmak, en büyük istekleridir. Buraya kadar kısmı iyice bir empati yapabilirsek ileride bütün oğlan anneleri dillendiremeseler de isterler. Gelininden iş bekleyen, beğenmeyen, horlayan kötü niyetlileri de mevcuttur. Kayınvâlideler gerçekten oğullarının nasıl yaşadığını merak ederler. Yerinde görmek isterler. Bu, onların en büyük zaaflarıdır. Bunu, gelini “çok uyanık ve akıllı, oğlunu ezecek bir varlık”; oğullarını da “kendini koruyamayacak bir zavallı” olduğunu zannettikleri için yaparlar. Gelin çok bilmiştir, oğlunu yönetmeye kalkar; oğlunun parasını olur olmaz harcar, çocuğuna bulaşık yıkatır vb. bir sürü derdi vardır. Hiçbir kayınvâlide, kendisinden kaç yaş küçük gelinin karşısında nispet yapmasını, kibirlilik yapmasını sevmez. Saygıda kusur etmesini, haddi aşmasını sevmez. Kendisi haddi aşabilir, çünkü gelinine doktor, öğretmen, her ne ise oğlan vermiştir. Gelinler bunları bilerek evlenseler ve gerekli saygı ve ihtimamı göstereler, belli bir müddet sonra birbirlerini tanıyıp, anne-kız gibi olacaklardır. Gelin hanımlar da kayınvâlideler de birbirleri tarafından sevilmeyi, değer verilmeyi, beğenilmeyi isterler. Bu ihmal edilmese ne güzel olur! Benim babaannem, bir bayram günü mayaladığı yoğurdun babam yiyemeden kaymağının biteceğini fark edip, kaşığı ile toplayıp babama yedirmişti. “-Osman oğlum, sen yavaş yiyorsun. Yoğurdun kaymağı bitecek…” dediğini hatırlarım. O kadar torunu olduğu hâlde babamı, küçük çocuk gibi beslemesi… Belli ki oğlan anneliği böyle bir şey… Bunu büyütmenin, sofradan kalkmanın, anne-oğul sevgisini saplantılı görmenin hiçbir mânâsı yok. Ortada gelini istememek, torunlarını önemsememek de yok; sadece oğlunu takip edip yemedi diye içlenip devreye girmek var. Eşimiz, kayınvalidemizin yemeklerini çok sevebilir. Bunu taltif etsek, biz de çok beğensek, ne kaybederiz?! Rekabete ne gerek var. Bir diğer gelin hanım “-Evlendim, kayınvâlidem, yanımda eşime beni şikâyet etti -Bu sen gittikten sonra çok uyuyor. Söyle ona, evimizin bereketi azalır. Kocası sensin, şimdi ben mi söyleyeyim.» Bir düşündüm, kadıncağız haklı… Babam bizi hiç sabah namazından sonra uyutmazdı. -Canım annem, haklısın!. Bundan sonra gaflet yok inşâallâh.» dedim. Kayınvâlidem -Kızım, bir ev kuşluğa kadar temizlenir, toparlanırsa, bir de kuşluk namazı kılınırsa ne güzel olur, evin huzuru bereketi olur.» dedi. Gerçekten dediğini uyguladım. Hayatım düzen içindedir; oturmam, kakmam, ibadetim, temizliğim, yemeğim hep düzenlidir. Bu duruma hamd ederim. O günden sonra kayınvâlidem bir kusurum varsa, bana söyledi. Bana o gün güvendi, eşim de öyle… O hâdiseyi büyütseydim, bugün yuvam olmazdı.” İletişimi bilmek lâzım… GELİN, KAYINVALİDE TOPRAĞINDANDIR Bir diğeri “-Kayınvâlidem beni görümcelerime yarıştırırken duydum. Eşime şikâyet ettim. Dinledi, hiç bir şey demedi. Üzüldüm. Ertesi akşam kayınvâlidemlere oturmaya gittik. İkimizi de bir odaya çekti. Kayınvâlideme -Bir insanı arkadan çekiştirmek dinen nedir? Gıybet dinen nedir? cezası nedir?» diye sordu. Bana da -Gizli gizli laf dinlemek dinen nedir, cezası nedir?» dedi, ben başımı öne eğdim. Bana evde -Senin hakkını savunurum, emanetimsin. O da annemdir, onun hakkı daha çoktur. Ona karşı beni kışkırtarak beni ateşe atma. Kimsenin hatırı için hizmet etme, Allah hatırı için hizmet et. Biz kıymet bilemeyiz, karşılığını veremeyiz. Ama O, hem bu dünyada, hem de âhirette karşılığını verir.» dedi. Bu, son oldu. Bizim evde kimsenin hatırı geçmez, Allâh’ın hatırı geçer. Kayınvâlidem, bir süre soğuk davrandı, ben üstünde durmadım, bitti gitti. Ne olur ki, kayınvalidemizin yanına giderken “-Nefsimi ayaklarımın altına alıyorum, Rabbim Senin rızanı başımın üstüne koyuyorum!.” desek… Gelin, kayınvalide toprağındandır. Bu da gerçek!.. Ben bugün bakıyorum da, annem de yoğurdun kaymağını oğlu yesin istiyor. Hey gelin hanımlar! Yarın biz de isteyebiliriz. Kaynak Fatma Hâle Sağım, Şebnem Dergisi, 154. Sayı İslam ve İhsan İki kişi arasını düzeltmek için dua burada bulunmaktadır. Eşlerin aralarında veya iki kişi arasında anlaşmazlık, küslük, dargınlık vb münasebetler olduğu bu anlaşmazlığı düzeltmek için dua olarak Bakara Suresi'nin son ayetleri olan "Amenerrasülü" tavsiye edilir. İki kişi arasını düzeltmek için dua budur; Amener resûlü bimâ ünzile ileyhi min rabbihî vel mü’minûn. Küllün âmene billâhi ve melâiketihi ve kütübihi ve rusulih; lâ nuferriku beyne ahaDin min rusulih. Ve kâlu, semi’na ve etâ’na, gufraneke rabbena ve ileykel masıyr. Lâ yukellifullahu nefsen illâ vüs’aha, leha ma kesebet ve aleyha mektesebet. Rabbena lâ tuahızna innesiyna ev ahta’na. Rabbena ve lâ tahmil aleyna ısran kemâ hameltehu alelleziyne min kablina. Rabbenâ ve lâ tuhammilna ma lâ tâkatelena bih. Va’fuanna, vağfirlena, verhamna. Ente mevlâna, fansurna alel kavmil kâfiriyn. Anlamı Rasûl, rabbinden kendisine inzâl olana iman etti. Hepsi de mü’minlerin, iman ettiler Allâh ile, Allâh’a; meleklerine; kitaplarına; resûllerine. Rasûllerim arasında fark görmediler; işittik ve itâat ettik, mağfiretini isteriz rabbimiz, dönüşümüz sanadır dediler. Allâh kimseye teklif etmez kapasitesi dışındakini. Yaptığınızın kazancı da sizedir, kaybı da!.. Rabbimiz, unutursak veya hataya düşersek bizi bundan mesûl tutma. Rabbimiz, bizden evvelkilere yüklemiş olduğun ağır yükleri bize yükleme. Rabbimiz güç yetiremiyeceğimiz görevlerle görevlendirme. Bizleri affeyle, bağışla, merhamet buyur. Bizim mevlâmızsın, gerçeği örtenlere karşı bize zafer ihsan et!.. eşler arasında muhabbet duası - Kayıp Dualar Küllün âmene billâhi ve melâiketihi ve kütübihi ve rusulih; lâ nuferriku beyne Etiket arşivi eşlerin arasını düzelten dua Aşık Etme Duaları. Aşık Etmek İçin Denenmiş Dua. Temmuz 4, 2016 abidinhoca Yorum yapın. Kişiyi kendinize aşık etmek için denenmiş en tesirli aşık etme duası. Aşık etmek için … 13 thg 10, 2020 Nisa Suresi Kaç Ayet? Onlara orada tertemiz eşler vardır. yapmayı veyahut da insanlar arasını düzeltmeyi emredenlerinki hariç, eşlerin arasını düzeltmek için dua hakkında asikedenbuyu tarafından yazılan gönderiler Eşlerin Arasını Düzeltmek İçin Dua Olarak Bakara Suresi’nin son ayetleri olan “Amenerrasülü” tavsiye edilir. Kuveyttürk mənzil kreditiTaksim sabiha gökçen havaş saatleri 2022 Eşlerin arasını düzeltmek için muska. 2 likes. Website Eşler Arasında Sulh Barış Ve Güzel Münasebet Olması İçin Belirtilen Ayeti Kerimeler Misk Safran Ve Gülsuyu Karışımından Hazırlanan Mürekkeple Temiz Bir arasını düzeltmek,aralarını düzeltmek ne demek,eşlerin arasını düzeltmek için ayet,kardeşlerin arasını düzeltmek için okunacak dua,arasını bulmak,ara bulma - Eşler arası okunacak muhabbet ayeti. Karı koca arasındaki soğukluk icin dua, Karı koca arasındaki muhabbeti artırmak için mutlu olma huzur [1] Aşağıda göreceğimiz üzere, bu hususlara vurgu yapan çok sayıda âyet-i kerîme[2] Kurulan bu evlilik müessesesinin eşler arasında her zaman sağlıklı Eşler Arasında Geçimsizlik Giderme ... - Medyum Bestami HocaFesleğen tüketin الجامع Oct 31, 2017 Yüce Rabbimiz âyet-i kerîmede hem araları bozulan eşlere hem de İki taraf arayı düzeltmek isterlerse, Allah da onları 16 thg 11, 2019 Kur'an'ın bu ayeti evlilik hayatına daha ilk adımın atılırken gönül Eşler arasında farklı nedenlerden dolayı küçük ya da büyük AYETLERİ Eşler Arasını Düzelten Dua, Eşler Arası Muhabbet İçin Dua, eşler arasındaki soğukluk için okunacak dua, eşler arasını düzelten dualar, eş Eşlerin arasını düzeltmek için Esmaül Hüsna – Cinler veVe elkaytü aleyke mehabbeten minni.’ zikri 41 kere çekildiğinde eşler arası muhabbetin sağlanabileceği arasını düzeltmek için yapılan ritüelin sonucunda ortaya çıkan etkiler sırasıyla aşağıda listelenmektedir Eşler arasında günlük olarak yaşanan sorunlar ve problemler tamamen ortadan kalkar. Karı koca eskisinden daha çok birbirlerine bağlanır. Eğer böyle sorununuz derdiniz var ise aşağıdaki duayı yalnızken okuyarak Allah’tan eşinizle aranızı düzeltmesi için yardım isteyin. “Elhamdülillêhillezî … Eşlerin Arasını Düzeltme Duası. duasitem 13 Eylül 2013. 2 345 1 dakika okuma süresi. Dua okunurken ibni ifadesi olan yerde erkeğin ismi ile annesinin ismi, binti ifadesi olan yerde kadının ismi ile annesinin ismi okunacak. İki kişi arasını düzeltmek için dua burada bulunmaktadır. Eşlerin aralarında veya iki kişi arasında anlaşmazlık, küslük, dargınlık vb münasebetler olduğu bu anlaşmazlığı düzeltmek için dua olarak Bakara Suresi'nin son ayetleri olan "Amenerrasülü" tavsiye edilir. İki kişi arasını düzeltmek için … Eşler arası okunacak muhabbet ayeti. Karı koca arasındaki soğukluk icin dua, Karı koca arasındaki muhabbeti artırmak için mutlu olma huzur bulma duası. eşler arası muhabbet için dua Eşlerin arası düzelmesi için dua Eşler arasındaki cinsel soğukluk için dua Nihat Hatipoğlu eşler arasını düzeltmek için dua Se Eşlerin Arasını Düzeltmek İçin Ayet Evlilik, aile kavramının oluşmasında temel taştır. Eğer evlilik olmazsa aile kavramı oluşmaz ve buna bağlı olarak yeni bireylerin dünyaya gelmesi mümkün olmaz. Yeni bir çocuk doğması için anne ve babaya ihtiyaç vardır. Anne ve baba da evlenerek aile … Geçimsiz eşler arasını düzeltmek için okunacak dua. 1- Eşler arasındaki geçimsizliği düzeltmek için 2- Eşini terk edip gidenlerin geri gelmesi için 3- Ayrılmak isteyen çiftlerin barışıp yuvalarının dağılmaması için … akyaka dalaman havaalanı kaç kmyerusəlim modelidenizli malatya arası kaç kmradio dram detektivə qulaq asındj programı indirdgate paylaş twitterbeylikdüzü cümə bazarı Buğa avtomobil lotereyası 2022Elfçe sözlükSimektan indirBayrampaşa 400 tl kiralık daireOvulyasiya kalkulyatoruKendoku oyununu necə oynamaq olarTelegram bot İzləyicisiUlduz şablonuÜrəyiniz zamanla külə çevrilirSamanyolu melodika notaları

baba oğul arasını düzeltmek için dua