🪩 Kaçak Çay Ile Türk Çayı Arasındaki Fark

Vatandaşların ne aldığına dikkat etmesi, bilenen, tanınan markaları tercih etmeleri gerekiyor. Bizim çayımızda yabancı madde kesinlikle yok ancak kaçak çayların hepsinde haşere Gündeİki Bardak Çay İçiyorsanız Dikkat!!! Dünyada günlük ortalama kişi başı çay tüketimi 120 ml’dir. Çay; siyah çay, yeşil çay, oolong çayı, beyaz çay ve kırmızı çay olarak beş çeşittir. Çayın vücutta birçok önemli işlevi vardır. Özellikle içeriğindeki flavonoidler güçlü antioksidan etki göstererek Amerikalıbir yazar olan Katharine Branning Türk Çayı ve Türkiye hakkında bir kitap yazmış.Kitabın adı "Evet, Bir Bardak Daha Çay İstiyorum".Kitabını tanıttığı bir konuşmasında Türk çayını ve Türkiye'yi öyle bir güzel anlatmış ki bir yabancının gözünden bir bardak çayımızla ülkemiz ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. Tarhun vücutta biriken tuzu ve suyu atar, boşaltım sistemine katkı sağlar. İdrar söktürücü etkisi olan bitkinin vücudu mikroplara karşı koruma, kansızlığı giderme, bağırsak solucanını çözme gibi etkileri vardır. Bu etkisini çay olarak tüketince göstermektedir. Tüm sıcak içecek tariflerimiz için tıklayın. 1638. Biz Türkler gibi çayı sahiplenen iki ülke daha vardır. Bunlardan biri Çin, diğeri ise İngiltere. İngilizlerin kendilerine has çay demleme teknikleri Türk çayından oldukça farklıdır. Peki bu iki çayı farklı kılan şey nedir? İngiliz çay yaprakları bizim tükettiğimiz çaya göre biraz daha farklıdır. Ali Rıza SAKLI. Türk çay sektörünün en önemli sorunlarından birinin yurt dışından kaçak olarak giren çaylar olduğu sektör temsilcileri tarafından sürekli ifade edilmektedir. Yıllık kaçak çay miktarı ise 50.000 tona varan çeşitli rakamlarla ifade edilmektedir. Ancak, bu rakamlar tahminden ileri gitmemekte, elde resmi bir Uyandığımız zaman güne bir bardak su ile başlayarak vücudumuzu uyandırmak isteriz. Bir bardak suyun ardından kendimize gelebilmek adına çay ya da kahve çeşitlerinden yardım alırız. Sabahları uyandığımız zaman aç karnına yeşil çay içmek hem güne daha enerjik başlamamızı hem de metabolizmamızın hızlanmasını sağlar. Tümdünyada sudan sonra en çok tüketilen 2. içecek çaydır. Çayın kendiliğinden sahip olduğu özelliklerin dışında, çay ile ilgili efsaneler ve hikayeler vardır. Çay, “Camellia sinensis” bitkisinin kurutulmuş yapraklarının demlenmesi yoluyla elde edilen bir içecektir. Çay yapraklarının oksidasyon seviyelerine göre 4 Türk çayı ile İngiliz çayı arasındaki fark nedir? 24.10.2018 15:31 | Son Güncelleme: 26.10.2018 09:29 TAKİP ET Biz Türkler gibi çayı sahiplenen iki ülke daha vardır. bunlardan biri bsSCM. 1116 RTB Başkanı Erdoğan, "Pazar hakimiyetine ve yıllık üretimine baktığımızda Türkiye'ye yılda yaklaşık 45-50 bin ton civarında kaçak çay girdiği net olarak ortada." dedi. Rize Ticaret Borsası RTB Başkanı Mehmet Erdoğan, kaçak çayın sektöre zarar verdiğini, bu konuda önlem alınması gerektiğini belirterek, "Pazar hakimiyetine ve yıllık üretimine baktığımızda Türkiye'ye yılda yaklaşık 45-50 bin ton civarında kaçak çay girdiği net olarak ortada" dedi. Erdoğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, son yıllarda Türk çayının marka değerinin arttığını ifade ederek, ülkeye kaçak yollarla sokulan kalitesiz çayların iç piyasada sektörü olumsuz etkilediğini söyledi. Kaçakçılıkla mücadele kapsamında bir çok tedbirlerin alındığını, buna rağmen beklenen başarının sağlanamadığını anlatan Erdoğan, "Pazar hakimiyetine ve yıllık üretimine baktığımızda Türkiye'ye yılda yaklaşık 45-50 bin ton civarında kaçak çay girdiği net olarak ortada. Kaçak çay Türk çayının geleceğini tehdit ediyor" diye konuştu. Gümrük kapılarındaki kontrolsüz geçişlerin engellenmesi gerektiğini kaydeden Erdoğan, "Gümrük kapılarında tedbirlerin arttırılması çok önemli. Şehirlerarası yollarda kontrol mekanizması kurulmalı. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Maliye Bakanlığının kontrolleri ve caydırıcı müeyyidelerinin olması lazım" görüşünü dile getirdi. Kaçak çayın satın alınan firmalar tarafından "Türk çayı" ambalajlarıyla piyasaya sürüldüğünü belirten Erdoğan, şöyle konuştu; "Kalitesiz, sağlığa zararlı, üretimi şekli belli olmayan, hijyenik bir ortamda üretilmeyen bir ürün Türk çayı olarak piyasaya girdiğinde geleceği de tehdit ediyor. Türk çayının kalitesi bu tip nedenlerle düşük gösteriliyor. Özellikle İran'da üretilen ve Türk çayına benzeyen çay, Türk çayı, Karadeniz çayı ambalajlarına konulup tüketime sunuluyor. Bu çay kötü kokusu, midede yaptığı sancı nedeniyle insanları farklı içeceklere yöneltiyor. Türk çay tüketimini tehdit ediyor. Türk çayının kaçak çayın tehdidi ile imajı bozuluyor." Türkiye'nin Afrika büyükelçilerinden Afrika Evi'ne ziyaret Afrika'da görevli Türk büyükelçiler, Afrika Evi'nde buluştu Erzurum'da Afganistan uyruklu 136 düzensiz göçmen ülkelerine gönderildi Kaynak AA Mehmet Erdoğan, Türkiye, Ekonomi, Son Dakika Son Dakika › Ekonomi › RTB Başkanı Erdoğan Kaçak Çay Türk Çayının Geleceğini Tehdit Ediyor - Son Dakika Bu haber AA tarafından hazırlanmış olup habere tarafından hiçbir editöryal müdahalede bulunulmamıştır. AA tarafından hazırlanan bütün haberler sitemizde hazırlandığı şekliyle otomatik servis edilmektedir. Bu nedenle haberin hukuki muhatabı AA kurumudur. Son Dakika Seylan çayı ya daGaziantep kaçak çay, Sri Lanka bölgesinde yetişen bir çay türüdür. Sri Lanka, Hindistan’ın güney bölümünde bulunur. Oldukça güzel bitki örtüsüne ve doğaya sahip olan Sri Lanka, yüksek dağların eteklerinden toplanan Seylan Çayı ile meşhurdur. Seylan çayının farkı nedir? Kaliteli çay, herkesin damak tadına göre farklıdır. Bazı kişiler çayın kalitesini kokusuna göre belirlerken, bazısı tadına göre çayın kaliteli olduğunu anlar. Bazısına göre çayın kıvamı ve aroması önemlidir. Bu sebeple de en iyi çay, sorusu cevaplanamaz. Çayın kalitesini belirleyen en önemli faktör ise, çayın yetiştirilme şeklidir. İklim koşullarıdır. Bunun dışında harmanlama yöntemleri de çayda kaliteyi belirler. Seylan çayı genel olarak çok sevilen ve çok lezzetli bir çay olarak kabul edilir. Türk çayları veseylan çayı arasındaki fark oldukça belirgindir. İlk olarak Seylan Çayı yaprakları Türk çay yapraklarına göre daha iri bir yapıdadır. Bu irilik sayesinde de seylan çayı daha hızlı ve yoğun bir deme sahip olur. Seylan Çayı ve Türk çayı arasındaki bir diğer fark ise, Türk çaylarına göre seylan çayının daha yavaş yetişmesidir. Daha yavaş yetişen Seylan Çayı, iklim ve coğrafi özelliklere göre de daha yoğun bir kıvamda olur. Bir diğer Seylan Çayıözelliği ise, diğer siyah çay türlerine göre daha farklı toplanma şekline sahip olmasıdır. Diğer tüm çaylar, makas ile toplanır. Seylan Çayı ise elle toplanmaktadır. Bu sayede çayın doğallığı muhafaza edilir ve kalitesinden ödün vermez. Seylan Çayı için farklı bir özellik ise Avrupa Çay Teknik Komitesi adı verilen European Tea Technical Committe tarafından en az tarım ilacı olan çay, olarak kabul edilmiş ve ilan edilmiştir. Bu sebeple de Seylan Çayı tescilli bir çay olarak kabul edilmektedir. Seylan Çayı Çeşitleri ise Seylan çayı üretildiği yere göre lezzet ve kalitesini belirler. Seylan çayı, camellia sinensis şeklinde ifade edilen bir bitkiden elde edilir. Ancak yetiştirildiği bölgelere göre elbette farklı aromalara sahip olacaktır. Bu farklılık seylan çayı çeşitleri için en büyük sebeptir. Seylan çayı özellikleri ve çeşitleri ise Alçak alanlarda yetiştirilen Seylan çayıPahatharata Orta yükseklikteki alanlarda yetiştirilen Seylan çayı Medarata İç bölümlerdeki yüksek alanlarda yetiştirilen Seylan çayı Udarata olarak seylan çeşitleri ifade edilebilir. Seylan çayı çeşitleri,yetiştirildikleri bölgelere göre farklı lezzetlere sahiptir. En lezzetli Seylan çayı çeşidi ise iç bölümlerdeki yüksek alanlarda yetiştirilen Udarata adı verilen çaydır. Seylan çayı, günümüzde en tercih edilen çaylardan biridir. Oldukça lezzetli bir çay olan Seylan çayı diğer ismi ile Gaziantep kaçak çay olarak da ifade edilir. Rize Ticaret Borsası Başkanı Mehmet Erdoğan, ''Ha PKK aracılığı ile askerime kurşun atılmış, ha yurduma kaçak yolla çay sokulmuş aynı şey" dedi. Abone ol Erdoğan, borsa binasında gazetecilere yaptığı açıklamada, kaçak çayın Doğu Karadeniz'de bir çok sektörü tehdit ettiğini belirterek, şunları söyledi ''Boyut o kadar büyüdü ki, bundan 3-5 yıl önce Güneydoğu'da kaçak çay diye tüketilirken, şimdi İran'dan bizim damak tadımıza benzetilerek getirilip, Rize çayı diye piyasaya sürülüyor. Tüketen vatandaş, 'Bu mu Rize çayı' diye lanet okuyor. Asıl bizi tehdit eden ürünün bu şartlarda Rize çayı diye piyasaya sürülmesi. Vatandaşın ağız tadı bozulup başka arayışlara girerse o zaman büyük sıkıntı yaşanacak. Buna çanak tutan küçük çapta da olsa özel sektör firmalarımız var. Van, Ağrı gibi illerde kaçak çay işini yapıp Rize'de pazarlayanlar var. Bunlara kucak açanları kınıyorum.'' Yakalanan kaçak çayların ÇAYKUR'a devri konusunda pürüz çıktığını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti ''ÇAYKUR ilgili bakanlığa iç tüzüklerinin buna uymadığı yönünde görüş bildirdi. Yeniden başa döndük. ÇAYKUR'dan kaçak çay sorununu çözmek isterken yeterli desteği alamadık. Kaçak çayları düşük miktara almak ÇAYKUR gibi bir kuruma yük getirmez. Yılda 5 bin ton kaçak çay yakalanıyor ve düşük bedellerle ihale ediliyorsa bunu yakalatmak isteyen insanlar var. Ama yakalandığında ihale edilmeyeceğini bilse kaçak çayın gelişine darbe vurmuş oluruz. Bir şekilde bu ürünlerin ihalesinin Gümrük Müsteşarlığı Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri Genel Müdürlüğü'nün TASİŞ elinden alınması lazım. TASİŞ'in elinde durduğu müddetçe bunlar düşük fiyatlara ihale edilecek. TASİŞ'te 1 liraya satılan ürün var. Bunu önlemeliyiz. Yakalan kaçak çayların ÇAYKUR aracılığı ile imha edilmesi veya Türk çayına karıştırılmadan yurt dışına gönderilmesi lazım.'' Kaçak çayın terör örgütünün başlıca gelir kaynaklarından olduğunu iddia eden Erdoğan, şunları kaydetti ''Ha PKK aracılığı ile askerime kurşun atılmış, ha yurduma kaçak yolla çay sokulmuş, aralarında bir fark yok. Bu yolla benim çayımın milli ürünümün önü kesilmiş. Terör örgütünün en büyük geliri eroin, ondan sonra ise kaçak sigara ve çay geliyor. Son yıllarda sigara üzerinde büyük yakalamalar var. Sigaranın üzerine bu kadar gidilince son dönemde kaçak çay çok önem kazandı. Bir kamyon sigaradan ortalama 40 bin lira, bir kamyon çayda ise ortalama kazancın 30 bin lira olduğunu görüyoruz. Kaçakçılık ve Organize Şube ekipleri bölgede son dönemde kaçak çayın önüne geçmek için çok büyük çalışmalar yürütüyor. Kaçak çay ile Türk çayı arasındaki farklar anlatılıyor. Bu uğurda mücadele eden herkese teşekkür ediyoruz.'' Türk çay sektörünün en önemli sorunlarından birinin yurt dışından kaçak olarak giren çaylar olduğu sektör temsilcileri tarafından sürekli ifade edilmektedir. Yıllık kaçak çay miktarı ise tona varan çeşitli rakamlarla ifade edilmektedir. Ancak, bu rakamlar tahminden ileri gitmemekte, elde resmi bir veri bulunmadığı için, gerçek kabul edilememektedir. Van merkezli olarak Jandarma tarafından yapılan 6 ay süreli operasyonlarda 1473 ton kaçak çay ele geçirilmiştir. Bu operasyonda, şimdiye kadarki en büyük kaçak çay miktarı elde edilmiştir. Hemen belirtelim ki, bu çayda domuz kanı karıştırıldığı yönündeki haberler, hem Çaykur Genel Müdürü hem de Van Valisi tarafından yalanlanmıştır. Van Tarım İl Müdürlüğü laboratuarında böyle bir tespit yapılmadığı, ama yakalanan çayın Türk Gıda Kodeksine uygun olmadığının tespit edildiği belirtilmiştir. Bir kere çayda neden kaçakçılık yapıldığını ortaya koymak gereklidir. Çayda yurt dışı fiyatlar ile yurt içi fiyatlar arasında büyük bir fark olduğu için, dışarıdan getirilen çayların Türkiye’de yüksek fiyatlarla satılması mümkün olabiliyor. Yurt dışında en fazla 7-8 lira olan paketsiz Seylan çayı, Türkiye’de 20-25 lira arasında satılmaktadır. Bu durumda, bir kg’da 15 lira, bir tonda lira gibi aşırı bir kazanç ortaya çıkmaktadır. İran çayında durum biraz daha farklıdır. Çay temelde iki formda üretilir. Bunlardan biri yaprak çay leaf tea, diğeri ise kırılmış çay broken tea dır. Seylan, Hindistan ve Kenya’nın ürettiği çayın çok büyük kısmı yaprak çay iken, Türkiye ve İran’ın ürettiği çay kırılmış çaydır. Kırılmış çay üretmekten maksat, demleme esnasında çaydan daha fazla dem alabilmektir. İşte İran çayı, Türk çayı ile aynı formda olduğu için, çok ucuza satın alınabilen bu çayın iç piyasada Türk çayı ile karıştırılmasıyla büyük kârlar elde edilebilmektedir. İran çayı Türk çayı gibi kırılmış formda olduğu için, kısa vadede tüketiciyi kandırarak kazanç sağlayanlar, uzun vadede zarara uğramaktadırlar. Çünkü İran çayının hem kalitesi daha düşüktür hem de damak tadı Türk damak zevkine uymamaktadır. Kaçak çay takiplerinde çoğunlukla çay üretilen yöreden bazı fabrika sahiplerinin de kaçakçılık işine karıştığı görülmektedir. Çay kamuoyu bu konu üzerinde dikkatle durmalı, kendi çayına ihanet eden bu insanları arasında barındırmamalıdır. Çay kamuoyu kaçak çay getiren ve suçlu olduğu mahkeme kararıyla anlaşılan fabrika ve tesisleri halka duyurmalı, çay üreticisi bunlara çay satmamalıdır. Ancak, doğudaki kaçakçılar, meşru çay ticareti yaptıkları izlenimi vermek için bir miktar da Türk çayı satın almaktadırlar. Bu kaçakçıların Jandarma veya polis tarafından takibinde, çay satın aldıkları yöre fabrika sahipleri de gözaltına alınabilmektedir. Karşısındakinin kaçakçı olduğunu bilmeden, normal bir alışverişle çayını satan dürüst çay fabrikası sahibi de bu arada gözaltına alınabilmektedir. Dürüst fabrika sahibi ile kaçakçıyı birbirinden ayırmak gerekmektedir. Kaçak Çayı Önlemek İçin Neler Yapılabilir? Bir kere, iç piyasa ile dış piyasa arasında bu derece bir fiyat farkı olduğu müddetçe, kaçakçılığı tamamen ortadan kaldırmak mümkün olmaz. Şu anda yabancı çayların yasal ithalat yoluyla getirilmesi dahi ithal edene kâr sağlayabilir. Kabaca bir hesap yaparsak; 8 liraya aldığı çaya %145’ten 11,6 lira vergi ödeyen ithalatçı, bu çayı 19,6 liraya mal edecektir. İç piyasada bu çayı 20 liranın üzerinde satma imkânı olduğunda kâr edecektir. Görüldüğü gibi, iç piyasada kuru çay fiyatlarının yüksek olması, kaçakçıya fahiş kâr imkânı sağladığı gibi, %145 vergi ödenerek yasal yoldan çay ithalatını kârlı kılmaktadır. Bu durumda yapılması gereken şey; iç piyasada kuru çay fiyatlarını aşağıya çekmektir. Bu noktada, özel sektörün maliyetleri buna imkân verebilir, ancak Çaykur’un üretim maliyetlerinin düşürülmesi kolay olmayabilir. Bununla birlikte ifade etmek gerekir ki; kalıcı çözüm ancak iç ve dış piyasa fiyat farkını azaltmakla sağlanabilir. Mevcut durumda kaçak çayla mücadele etmek hiç de kolay değildir. Çay kaçakçılığından sabıkası olanların takibi yoluyla, sürekli bu işle uğraşanların yakalanması her zaman mümkün olmakla birlikte, bu şekilde bilinen kaçakçılara ancak ulaşılır. Bunların ötesinde, daha büyük çapta bir çay kaçakçılığı olup olmadığını bilmiyoruz. En büyük kaçak çay rakamını içeren son olay dâhil, yakalanan kaçak çaylardan edinilen izlenim, öyle tonluk bir kaçakçılığın olamayacağı yönündedir. Çünkü altı aylık bir takip ve çeşitli yakalamaların sonunda 1473 tona ulaşılmıştır. Yakalanan kaçak çaylara bakarsak yıllık kaçak çay rakamının tonu geçmeyeceğini düşünmek gerekir. Çay kaçakçılığını büyük çaplı olarak yapan profesyonel kişiler varsa, o zaman büyük kaçakçılık rakamlarından bahsedilebilir. Hemen belirtmek gerekir ki, mevcut ithalat mevzuatı kitlesel kaçak çay girişini önlemede yeterli olamaz. Çünkü belli mal gruplarında, gümrük beyannamesi bilgisayarda sarı çıkmakta ve kamyonlar hiç açılıp bakılmadan ithalat işlemi sonuçlandırılmaktadır. Gümrük mevzuatını iyi bilen bir ithalatçı, kamyonunda çay varken, gümrüğü sıfır olan ve girişte fiziksel kontrol gerektirmeyen bir mal ithal ettiğini beyan ederse, vergisiz ve kontrolsüz olarak çayını yurt içine sokabilir. Mesela, Türkiye’de Paraguay çayının gümrüğü sıfır olarak belirlenmiştir. Güney Amerika’daki Paraguay, Uruguay ve Arjantin gibi ülkelerde yetişen bir ağacın yapraklarından yapılan çay, aynen bizim çayımız gibi binlerce ton üretiliyor ve satılıyor. Türkiye’de Paraguay çayı ilaç hammaddesi zannedildiği için gümrüğü sıfır yapılmış, ama Paraguay çayı diye beyan edilip yurda kaçak çay sokulabilir. Bir defasında bu türden bir kaçakçılık olayı ortaya çıkarılmıştı. Çayı kokusundan tanıyacak ve çay yüklü olduğu halde başka bir mal olarak beyan edilen kamyonları yakalayacak eğitilmiş köpeklerin görevlendirileceği Çaykur eski Genel Müdürü Ekrem Yüce tarafından açıklanmıştı. Bu konuda bir ilerleme sağlanıp sağlanmadığı bilinmemektedir. Kaçak çayla mücadele için öncelikle çay üretilen bölge halkının gönüllü katkı yapacağı kabul edilebilir. Artvin, Rize, Trabzon, Giresun ve diğer Karadeniz illerinden olup da Güneydoğu’da asker, polis, gümrük memuru vb görevlerde bulunanlar, kaçak çay konusunda önemli roller üstlenebilirler. Bunların yanında, Türk çayını seven ve destekleyen diğer gönüllüler de çay kaçakçılığına karşı destek vereceklerdir. Ancak, kaçak çayı ihbar ettiğinde bu kişilerin zarar görmemesi ve işlerinin zora girmemesi için kendilerine güvence verilmeli; isimleri gizli tutulmalıdır. Kaçak çay ihbar hattı kurulması ve her telefondan bu ihbar hattının aranması veya mesaj bırakılması halinde, ihbarın değerlendirilmesi mümkündür. Bazı durumlarda, kaçak çaydan şüphelenen insanlar, görev yaptıkları ortam sebebiyle kimliklerini açıklayarak ihbarda bulunmak istemeyebilirler. Bu tür kişilere güvence vermek amacıyla, kaçak çay ihbar hattının polisten önce çaydan sorumlu bir kurum tarafından kontrol edilmesi, ikinci etapta konunun polise intikal ettirilmesi yararlı olabilir. Gümrüklerde çalışan kişiler, Doğu’nun özel şartları altında ıssız sınır kapılarında korumasız görev yapmaktadırlar. Bir gece vakti gümrük kapısına 5 kamyon dayanıp, gümrükten geçmek için psikolojik baskı yapmaya kalktığında, burada direnmek her zaman mümkün olmayabilir. Ancak, direnemeyip girişe izin veren memurun, ismini açıklamadan bu araçların plakalarını ihbar hattına bildirmesi pekâlâ mümkündür. Kaçak çay ihbar hattı, Doğuda görev yapan bölge insanının ve dürüst vatandaşların desteğiyle çok önemli işler yapabilir. Sonuç olarak, çay kaçakçılığını önlemek için çok yönlü çalışmalar yapılmalıdır. İç piyasa ve dış piyasa arasındaki fiyat düzeyi farkını azaltmak gibi köklü tedbirler yanında, kaçakçılığın doğrudan üzerine gidilmesi de gereklidir.

kaçak çay ile türk çayı arasındaki fark